.
24 Mart 2010 Çarşamba
HABERİMİZ VARMI??
Ankara Anlaşması gereği İngiltere, Türkiye'ye AB üyeliği gözönüne alınmaksızın Türk vatandaşları AB topraklarında serbest olarak dolaşma ve Gümrük Birliği'nden dolayı iş kurabilme hakkı tanıyor.
Ankara Anlaşması, Türkiye ile o zamanki adıyla AET üyesi ülkeler arasında ticaretin geliştirilmesi ve iş hacmini artırmak amacıyla 12 Eylül 1963'te imzalandı. 1973'te de AET'ye İngiltere ile birlikte 8 ülke daha katılarak söz konusu anlaşmayı tanıdılar.
İngiltere, Ankara Anlaşması başvurusunu reddettiği Türk vatandaşı Abdülnasır Savaş'ı sınırdışı etmiş fakat 11 Mayıs 2000'de Lahey Adalet Divanı'nın İngiltere aleyhine verdiği kararla Savaş'a haklarını tanımak zorunda kalmıştı.
Türk vatandaşlarının İngiltere'de kağıt üzerindeki kazanılmış hakları şöyledir:
Normal şartlar altında AB ülkeleri 1970'te imzalanan ve 1973'te yürürlük kazanan Katma Protokol gereği Türk vatandaşlarına vize uygulayamazlar. Vize 1980 sonrası konulan ve 'imzalanan protokol şartlarını imzacı ülke aleyhine değiştirdiği' için kanunsuz olan bir uygulama.
Türkiye, katma protokolleri imzalayarak sonradan eklenebilecek maddelere karşı kendini korumuş olmasına rağmen bu hak nedense bugüne kadar gündeme gelmedi.
Gümrük Birliği (GB) kavramı gereği AB ülkeleri, doğrudan ve dolaylı olarak GB kavramı içinde kalan Türk vatandaşlarına vize uygulayamaz, AB ülkelerinde çalışma ve yerleşme haklarına engel olamazlar. AB Adalet Divanı'nın 11.05.2000 tarihli kararına göre: 'Türk vatandaşı olan işveren ve serbest meslek sahiplerinin Katma Protokol'ün yürürlüğe girdiği 1973 tarihinden itibaren 'haklarına kısıtlama getirilmesine' imkân yoktur.'
- Ankara anlaşması madde 13 ve madde 14'e göre karşılıklı yerleşme serbestliği hakkını Türkiye de kazanmış oldu.
Sonuç olarak hem Ankara Anlaşması, hem '1970-73 Katma Protokolü' hem de 'GB kavramı' gereği AB ülkeleri, Türk vatandaşlarına ve özellikle 'ekonomik faaliyette bulunanlara' vize uygulayamaz, iş edinmelerini ve kurmalarını engelleyemeyecekleri yönündedir...
12 Şubat 2010 Cuma
22 Ocak 2010 Cuma
Cep Telefonu

Sesli ve yazılı görüşmenin yanısıra görüntülü görüşme, görüntülü mesaj, müzikçalar, video oyunları, internet, veri transferi ve hatta ofis uygulamaları gibi tüm diğer bilgisayar işlevlerini kullanıcısına ulaştırabilir.
İnternet ve telefon bankacılığı hizmetlerinde kullanılabilir. Paypal gibi çevrimiçi hesapları kullanarak, sms aracılığıyla, satın alınan mal ve hizmetlerin ücretlerinin ödenmesi amacıyla kullanılabilir.
Cep telefonu ve kanser arasındaki ilişkiyi araştıran günümüze kadar ki en kapsamlı çalışma Danimarka'da yapılmıştır. Aralarında 10 yıldan fazladır cep telefonu kullanan kişilerin de bulunduğu 420 bin kişinin katıldığı bu araştırma da cep telefonu ile hiçbir kanser tipi arasında bağlantı kurulamamıştır. Bunun haricindeki araştırmaların çoğunda da cep telefonunun kanser riskini artırdığına dair bir bulguya ulaşılamamıştır. Birkaç araştırmada, beyin kanseri olan kimselerde cep telefonu kullanılan tarafta kanser gelişme riskinin yüksek olduğunu gösteren bulgular elde edilmiştir. Ancak aynı kimselerin beyninin diğer yarısında kanser gelişme riskinin de düştüğü gözlenmiştir.
Bununla birlikte birçok kanser türünün vücutta oluşumu on yıldan fazla sürdüğü için, kablosuz telefonların özellikle insanlarda kanserojen etkisinin tam olarak incelenebilmesi uzun zaman gerekmekte ve deneklerin kablosuz telefonları bu süre zarfında yoğun olarak kullanan kimseler olması gerekmektedir. İsviçre'nin Orebro Üniversitesi'nden Profesör Kjell Hansson Mild, birçok resmi raporun kablosuz telefonların zararsız olduğunu söylemesini çok tuhaf bulduğunu, on yıldan fazla kablosuz telefon kullanımının vücutta değişikliklere neden olduğunu gösteren güçlü bulguların bulunduğunu belirtti.
Baş ağrısı, görme ve işitmeye etkileri [değiştir]Oyun, SMS gibi görsel öğelerinin uzun süre kullanımı göz yorulmasına ve baş ağrısına neden olabilir. Aynı şekilde sesli öğelerinin uzun süre, yüksek ayarda ve özellikle kulaklık ile kullanımı geçici ve kalıcı işitme kayıplarına ve baş ağrısına neden olabilir.
Dikkati azaltması [değiştir]İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre direksiyon başında cep telefonu kullanımı dikkati %30 oranında azaltmaktadır. Bu etki yasaların izin verdiği maksimum alkol miktarının yaptığı etkiden daha fazladır.[4] Birçok ülkede direksiyon başındayken elde cep telefonu kullanımı kanunen yasaktır. Yasalarda yapılan son değişikliklerle "ahizesiz" (İngilizce: hands-free) kullanım da yasaklanmaya çalışılmaktadır.
2001 yılından itibaren vücut tarafından absorbe edilen elektromanyetik dalga miktarı birimi (Specific Absorption Rate [SAR]) Avrupa'da standart hale getirilmiştir. Birçok ülkede cep telefonu üreticileri SAR bilgisini tüketiciye vermek zorundadır. Düşük SAR'lı bir telefon modeli seçmek cep telefonlarının muhtemel kanserojen etkilerinden korunmada etkili olabilir.
19 Ocak 2010 Salı
5 Aralık 2009 Cumartesi
HAYATLA RÖPÖRTAJ...
Hayatla röportaj yaptığımı gördüm rüyamda."Benimle röportaj mı yapmak istiyorsun?" diye sordu Hayat."Zamanın var mı?" diye sordum.Gülümsedi ve ‘’Benim sonsuza kadar zamanım var.’’dedi.Ne sorular var yüreğinde?İnsanlarla ilgili en çok neye şaşırıyorsun?diye sordum.
Hayat basladı anlatmaya:"Çocukluktan sıkılıp büyümek için acele ediyorlar, sonra yine çocuk olmanın özlemini duyuyorlar. Para kazanmak için sağlıklarını kaybediyorlar, sonra sağlıklarını kazanmak için paralarını kaybediyorlar. Gelecekle ilgili endişelenmekten şimdiyi unutuyorlar. Sonra da ne şimdiyi ne geleceği yaşayabiliyorlar. Deneyim iyi bir öğretmendir diyorlar ama deneyimin faturasını ödemek istemiyorlar. Hayatlarını kazanmak için eğitim alıyorlar ama yaşam ustası olmayı bilmiyorlar. Bu nedenle de, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyorlar, hiç yaşamamış gibi ölüyorlar.
"Hayat elimi tuttu sıkı sıkı..
Bir süre sessiz kaldık,birşey konuşmadık.Sonra derin bir nefes aldım. Ona, insanların neleri öğrenmelerini istediğini sordum.
Hayat yanıtladı:
"Hiç kimseyi seni sevmeye zorlayamayacağını, yapabileceğin tek şeyin seni sevmelerine izin vermelerini isterdim. Affetmenin affederek öğrenilebileceğini öğrenmelerini isterdim. Başkalarıyla kendilerini kıyaslamamayı öğrenmelerini isterdim. İki insanın aynı şeye bakıp farklı şeyleri görebileceğini öğrenmelerini isterdim.""Zengin insanın en çok şeye sahip olan değil, en az şeye ihtiyaç duyan insan olduğunu öğrenmelerini isterdim. Bir sevecen yüreği derinden yaralamanın bir anda olduğunu; ama iyileştirmenin çok uzun sürdüğünü öğrenmelerini isterdim.Hayata pozitif bakmanın yaşama sevincini bir kat daha artırdığını öğrenmelerini isterdim..’’Hayat derin bir nefes verdi.
Hayatın nefesi kelimelere dönüştü."Söylediklerimi yüreğine kaydet.’’dedi.söylediği cümleyi yüreğime kaydetmiştim.."Başkalarını affetmek yeterli değil, kendini de affetmeyi öğren".Yüreğim kuş gibi hafiflemişti. son olarak bir soru daha sordum’’Hayat benden ne istiyorsun?’’dedim usulca..Bütün odayı beyaz bir ışık kaplamıştı ve Hayat yanıtladı."Senin kendin olmanı istiyorum, yoksa başkası olurdun. Sana bugün ihtiyacım olduğunu bil, yoksa bugün benimle olmazdın. Kendi eşsizliğini ve biricikliğini bil; çünkü ben kendimi tekrar etmeyecek kadar yaratıcı ve zenginim. ve gerçekten TEK değerli olanım. Değerimi bil."
20 Kasım 2009 Cuma
Hz Süleyman ve Karınca....
