11 Ocak 2009 Pazar

25 ARALIK PERŞEMBE

Ahmet Gürel le ani gelişmiş söyleşi gibi bir konuşma yapma fırsatı buldum öncelikle Ahmete bu teklifi kırmadığı için teşekkür ederek söze başlayayım. Sektörün içinde bulunan biri olduğu için sektör hakkında sağlıklı bilgin edinmek ve ne tür gelişmelerin yaşnadığını ahmetten öğrenmeye çalıştım ayrıca İspanya gezisi hakkında edindiği izlenimlerini öğrenme ve önveri oluşturma konusunda fikir sahibi olmak için ahmete bir kaç soru soru sordum. Evet demiştikya sektör hakkında bilgi aldık diye pekte iç açıcı değil anladığım kadarı ile çünkü ekonomik kriz bizim mermercileride vurmuş gözüküyor. Ben pazarlamacı olarak işin beni ilgilendiren boyutuyla ilgilendim hep bunun dışında çok mermerciliğin çok zevkli bir uğraş olduğunu söyleyen ve bu sektör hakkında bilgi sahibi olundukça hoşlanılacağını belirten Ahmet kardeşimin söylediği güzel yanı da var tabi. Mermer sektörü çok canlı bir sektör daha önce mermer fabrikalarını dolaşırken bu işin ne denli büyük olduğunu öğrenme şansı bulmuştuk. Ahmetle fabrika içerisinde dolaşırken bana bahsettiği bir şey vardı ülkemizdeki mermer fabrikalarının bazıları ürün almada pek titiz davranmıyor . Bu aslında sadece bu sektörle alakalı bir şey değil bütün sektörlerde geçerli çünkü herkes daha az maliyetle çok kar elde etmeyi amaçlarken aldıkları ürünlerin aslında çok daha külfete sebeb olduğunu bilsede genede kalitesiz mal almayı ve kullanmayı tercih ediyor. Bunu söyleme gereği duydum çünkü Ahmet bir arkadaşının bir Türkiyede bulunan bir Makinayı almak yerine bu makinayı Çinden getirttiğini ve gitrdiği makinaların 3 ay sonra bozulduğunu söylemesi bu konun ne kadar vahim halde olduğunu belirmeye yettii. İspanya konusunda ne gibi şeylerden den bahsettiniz derseniz ispanyadaki mermer fabrikalarının çalışma şekilleri ve kullandıkları teknoloji üzerinde durdu Ahmet özellikle de Makinalaşmanın üst düzey olduğu konusuna dikkat çekti ahmet. Ben gene benimle ilgili alanda sordum peki pazarlama ne düzeyde dediğimde ise başladı bana ülkeleri sıralandırmaya şu ülkeler pazarda şu kadar paya sahip diye. Evet ülkemizin zengin rezervleri var ancak bunu kullanma ve bunu pazarlayabilme aşamasının pekte üst düzey olmadığından yakındığını söyleyebilirim. Ahmet e şu soruyu yönelttim Siz kendinizi GÜMAS mermer olarak ne kadar pazarlayabiliyorsunuz? dediğimde iç açıcı bir şey söylediğini aktaramam oda bizde çoğunluğun yaptığı gibi bu işi net olarak ilerlettiğimizi söyleyemem dedi. Bizim 2 3 saatlik bir konuşmamız oldu hepsini yazma gibi bir imkanım olmadığı için söze şurda şu Türker hocamın şu sözü ile son vermek isterdim. Pazarlama kaybedeni olmayan bir oyun kurmaktır. Evet gerçektede öyle siz ne kadar bu oyunda rol alırsanız o kadar kazanma şansınız olur diyebilirim.

24 ARALIK ÇARŞAMBA

Merhaba arkadaşlar geçtiğimiz ay Afyonda idim 24 Aralıkta yapılan ''DİLSİZ AVRUPA OLMAZ'' adlı oryantasyon eğitimi için Afyona gittim orada projede ne yapılabileceğini kendimizi geliştirmediğimiz taktirde neleri kaybedeceğimiz anlamama olanak buldum. Öncelikle dilsizm avrupa olmaz adlı konferansta herkesin bildiğini var saydığım 'Bir dil bir insan.' manteritesinin her yerde geçerli olduğunu gördüm. Evet söylenen söz gerçektende doğru bir dil bir insan ne kadar çok kendimizi ifade etmek için bir şeylere çaba harcarsak onun karşılığını mutlak surette belki hemen belki bir süre sonra alacağımıza inanıyorum. Konferansta konuşmacıların değindiği temel konu ingilizce ve ingilizcenin ne denli önemli olduğuydu. Evet ülkemizde ingilizcenin ne kadar üst düzey??? olduğunu söylemek benim haddime değil ancak çevrende edindiğim izlenimleri soracak olursanız hiçte iç açıcı değil. Çünkü bakıldığında sadece kağıt üzerinde yabancı dilimiz ingilizce daha ötesine gitmek için pek bir çaba sarf ettiğimizi sanmıyorum. Global dünyamızda artık herkesin birbiri ile etkileşim içinde olduğu şu dönemde bizim bu denli önemli bir konuyu atlamamız bence çok büyük bir handikap. Tabi bu en başta benim için geçerli olan bir durum :)))Şu bir gerçekki artık ' DÜNYA İNGİLİZCE DÖNÜYOR' demek pek abartı olmaz sanırım. Ancak bunun yanında ingilizcenin tek çöcüm olmadığını ne kadar dünyanın dili olursa olsun tek başına anlamını yitirdiğini bizzat öğrenmiş ve yaşamış olan Ahmet GÜREL kardeşimden öğrenme şansını buldum. Bana anlattığı bir anekdot u aktarayım kendisi ispanya gezisinde ''İspanyada otele gittiğimizde resepsiyonistin ingilizce sorularımıza ispanyolca cevap verdiğini gördük. Adama derdimizi ancak vucut dilimizle anlatabildik. İspanyada iken şunu gördüm İngilizce herşeyin çözümü değil.'' demesi bence yeterli bir sebeptir. Evet dil hakkında söyleyecek çok şey var ama biz bu kadarı ile yetinelim.