5 Aralık 2009 Cumartesi

HAYATLA RÖPÖRTAJ...

Hayatla röportaj yaptığımı gördüm rüyamda."Benimle röportaj mı yapmak istiyorsun?" diye sordu Hayat."Zamanın var mı?" diye sordum.Gülümsedi ve ‘’Benim sonsuza kadar zamanım var.’’dedi.Ne sorular var yüreğinde?İnsanlarla ilgili en çok neye şaşırıyorsun?diye sordum.

Hayat basladı anlatmaya:"Çocukluktan sıkılıp büyümek için acele ediyorlar, sonra yine çocuk olmanın özlemini duyuyorlar. Para kazanmak için sağlıklarını kaybediyorlar, sonra sağlıklarını kazanmak için paralarını kaybediyorlar. Gelecekle ilgili endişelenmekten şimdiyi unutuyorlar. Sonra da ne şimdiyi ne geleceği yaşayabiliyorlar. Deneyim iyi bir öğretmendir diyorlar ama deneyimin faturasını ödemek istemiyorlar. Hayatlarını kazanmak için eğitim alıyorlar ama yaşam ustası olmayı bilmiyorlar. Bu nedenle de, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyorlar, hiç yaşamamış gibi ölüyorlar.

"Hayat elimi tuttu sıkı sıkı..

Bir süre sessiz kaldık,birşey konuşmadık.Sonra derin bir nefes aldım. Ona, insanların neleri öğrenmelerini istediğini sordum.

Hayat yanıtladı:

"Hiç kimseyi seni sevmeye zorlayamayacağını, yapabileceğin tek şeyin seni sevmelerine izin vermelerini isterdim. Affetmenin affederek öğrenilebileceğini öğrenmelerini isterdim. Başkalarıyla kendilerini kıyaslamamayı öğrenmelerini isterdim. İki insanın aynı şeye bakıp farklı şeyleri görebileceğini öğrenmelerini isterdim.""Zengin insanın en çok şeye sahip olan değil, en az şeye ihtiyaç duyan insan olduğunu öğrenmelerini isterdim. Bir sevecen yüreği derinden yaralamanın bir anda olduğunu; ama iyileştirmenin çok uzun sürdüğünü öğrenmelerini isterdim.Hayata pozitif bakmanın yaşama sevincini bir kat daha artırdığını öğrenmelerini isterdim..’’Hayat derin bir nefes verdi.

Hayatın nefesi kelimelere dönüştü."Söylediklerimi yüreğine kaydet.’’dedi.söylediği cümleyi yüreğime kaydetmiştim.."Başkalarını affetmek yeterli değil, kendini de affetmeyi öğren".Yüreğim kuş gibi hafiflemişti. son olarak bir soru daha sordum’’Hayat benden ne istiyorsun?’’dedim usulca..Bütün odayı beyaz bir ışık kaplamıştı ve Hayat yanıtladı."Senin kendin olmanı istiyorum, yoksa başkası olurdun. Sana bugün ihtiyacım olduğunu bil, yoksa bugün benimle olmazdın. Kendi eşsizliğini ve biricikliğini bil; çünkü ben kendimi tekrar etmeyecek kadar yaratıcı ve zenginim. ve gerçekten TEK değerli olanım. Değerimi bil."

20 Kasım 2009 Cuma

Hz Süleyman ve Karınca....


Bir gün Süleyman Peygamber bir karıncaya bir yıllık yiyeceğinin miktarını sorar.
Karınca da,-”Bir buğday tanesi yerim” diye cevap verir.
Cevabın doğru olup olmadığını kontrol etmek isteyen Süleyman Peygamber karıncayı bir şişeye koyar.
Yanına da bir buğday tanesi koyar hava alacak şekilde şişeyi kapatır. Ondan sonra da bir yıl bekler.
Müddeti dolunca şişeyi açtığında bir de bakar ki karınca buğday tanesinin yarısını yemiş, yarısını da bırakmıştır. Kendi kendine meraklanır. Acaba neden yemedi?
Bunun üzerine Hz. Süleyman karıncaya buğday tanesini tamamen neden yemediğini sorar.
Karınca da:-”Daha önce benim yiyeceğimi yüce Allah verirdi.
Ben de O’na güvenerek bir buğday tanesini tamam olarak yerdim. Çünkü O beni asla unutmaz ve ihmal etmezdi. Fakat bu işi sen üzerine alınca doğrusu nihayet bu aciz bir insandır diye sana pek güvenemedim. Belki beni unutup yiyeceğimi ihmal edebilirsin. O yüzden de bir yıllık yiyeceğimin yarısını yiyerek, diğer yarısını da ertesi yıla bıraktım” diye cevap verdi.
Karıncanın Duası...
Hz. Süleyman devridir…Kuraklık ve kıtlık her yeri kavurmaktadır.
Hz Süleyman mümin bir toplulukla beraber,şehrin dışına,yağmur duasına yönelmiştir.
Yolda bir karınca dikkatini çeker…Zavallı hayvan sırtüstü yatmış,ayaklarını göğe doğru uzatmış,debelenip dua etmektedir.Karıncanın duasına kulak kabartır,Hz Süleyman…
Karınca demektedir ki: “ALLAH’ım bizi sen var ettin…Ve senin rahmetin olmadan biz yaşayamayız…Ya,bize su verirsin yada bizi helak edersin.Emir,ferman senindir.”
Gözleri yaşarır peygamberin…Ve az sonra cebrail’in getirdiği bir haberle de coşar,taşar ağlamaya başlar…
Cebrail,o karıncanın duasının kabul edildiği haberini getirmiştir.
Peygamber yanındaki topluluğa döner: “-Dönün”der,”Siz başkasının duasıyla sulanacaksınız.”

18 Kasım 2009 Çarşamba

Söyleme Hissettir...

Bu olay 14 ekim 1998 de kıtalar arası bir uçuş esnasındagerçekleşmiş."Bir kadın, uçakta zenci bir adamın yanında oturuyordu. Durumdanrahatsızlığını belli edercesine, hostesten başka bir yer bulmasınıistedi, zira öylesine antipatik birinin yanında oturamazdı. Hostes,tüm uçağın dolu olduğunu fakat birinci sınıfta yer olup olmadıınabakacağını söyledi.Diğer yolcular şaşkınlık ve tiksintiyle olayı izliyorlardı, bu kadınınsadece terbiyesizliğine değil, bir de birinci sınıfta yolculuğu devamedeceğine şahit oluyorlardı. Zavallı adamcağız çok kötü bir durumdaolmasına rağmen cevap vermemeyi tercih etti. Bu yüksek tansiyondakidurumda kadın, birinci sınıfta ve o adamdan uzak uçabileceğindentatmin olmuş, hostesin dönmesini bekliyordu.Birkaç dakika sonra geri gelen hostes, kadına:"Çok özür dilerim geciktim.Birinci sınıfta bir yer buldum... Bu yeribulmak biraz zamanımı aldı, sonra yer değişikliği için pilottan izinalmam gerekiyordu. 'Hiç kimse sorun yaratan bir diğerinin yanındaoturmak mecburiyetinde tutulamaz' dedi ve bu izni verdi."Diğer yolcular kulaklarına inanamıyorlardı, bu esnada kadın da birzafer kazanmış gibi yerinden kalkmaya hazırlandı. Aynı anda hostes,oturmakta olan zenciye dönerek:"Beyefendi, sizi uçağın birinci sınıfındaki yeni yerinize götürmemiçin beni takip eder misiniz lütfen? Seyahat firmamız adına kaptanpilotumuz sizden böyle nahoş bir olay yaratan kimsenin yanında oturmakmecburiyetinde bırakıldığınız için çok özür diliyor."Tüm yolcular hep birlikte, bu olayı iyi bir biçimde sonuçlandıran uçakpersonelini alkışlayarak tebrik ettiler.O yıl, kaptan pilot ve hostes uçaktaki davranışlarından dolayıödüllendirildiler. Aşağıdaki mesaj, tüm ofislere personelingörebileceği bir biçimde iletildi:"İnsanlar onlara ne söylediğinizi unutabilirler. İnsanlar onlara neyaptığınızı da unutabilirler. Ama insanlar, onlara kendilerini nasılhissettirdiğinizi asla unutmazlar."

Mutsuzluk Üzerine....

İnsan çoğu zaman sahip olamadıklarında arıyor mutluluğu. Parası olmayan bir baba; parada, aşık olamayan bir genç kız; aşkta, hasta olan bir ihtiyar; sağlıkta, aç olan bir dilenci; bir parça kuru ekmekte arıyor mutluluğu.Peki çok parası olan her baba mutlu mu?Aşkı doruklarda yaşayan her genç kız mutlu mu?Sağlığı yerinde olan her ihtiyar mutlu mu?Hayır!! Çünkü bizler mutsuzluğu o kadar benimsemişiz ki, o yanımızdan bir an ayrılsa hemen etrafta onu arıyoruz. Bulmakta geç kalmıyor, hemen yanı başımızda bize el salladığını görünce yine baş tacı yapıyoruz.Mutsuzluk bizim her şeyimiz olmuş farkında değiliz.Ne zaman ondan sıkılsak, gözlerimizi geçmişe devirerek ah çekiyor, o zamanlar ne de mutluyduk diye hayıflanıyoruz.Oysa o zamanda mutlu değildik. Sadece mutsuzluğu yanımızda taşıdığımız için geçmişe baktığımızda onu göremiyoruz. Ne yazık ki, onu geçmişte,dünde, yaşanmış bir sıkıntıda bırakamıyoruz.Sımsıkı sarılmış ayrılamıyoruz…

18 Haziran 2009 Perşembe

9 Haziran 2009 Salı

Mimar Sinan( Koca Sinan)






Kendi dilinden:



"Bu değersiz kul , Sultan Selim Hanın saltanat bahçesinin devşirmesi olup , Kayseri sancağından oğlan devşirilmesine ilk defa o zaman başlanmıştı. Acemi oğlanlar arasından sağlam karakterlilere uygulanan kurallara bağlı olarak kendi isteğimle dülgerliğe seçildim. Ustamın eli altında , tıpkı bir pergel gibi ayağım sabit olarak merkez ve çevreyi gözledim. Sonunda yine tıpkı bir pergel gibi yay çizerek , görgümü artırmak için diyarlar gezmeye istek duydum.
Bir zaman padişah hizmetinde Arap ve Acem ülkelerinde gezip tozdum. Her saray kubbesinin tepesinden ve her harabe köşesinden bir şeyler kaparak bilgi, görgümü artırdım. İstanbula dönerek zamanın ileri gelenlerinin hizmetinde çalıştım ve yeniçeri olarak kapıya çıktım "


Eserleri
Mimar Sinan 92 camii, 52 mescit, 57 medrese, 7 darül-kurra, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa (hastane), 5 su yolu, 8 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak üzere 375 eser vermiştir.




Camiler

İstanbul Şehzâdebaşı Câmii,
Haseki Camii,
Mihrimah Sultan Camii - Edirnekapı
Mihrimah Sultan Câmii - Üsküdar’da, iskelede
Rüstem Paşa Câmii (Tahtakale’de),
Sokullu Mehmed Paşa Câmii (Kadırga Limanında),
Sokullu Mehmed Paşa Câmii (Azapkapısı’nda),
Sokullu Mehmed Paşa Câmii (Büyükçekmece)
Odabaşı Câmii (Yenikapı yakınında).....



Külliyeler




Köprüler


25 Mayıs 2009 Pazartesi

Necip Fazıl Kısakürek....

Düşünüyorum: ondan evvel zaman var mıydı?
Hakikatler, boşluğa bakan aynalar mıydı?
-
Gözüm, aklım, fikrim var deme hepsini öldür!
Sana çöl gibi gelen o göl diyorsa göldür!
-
Hep nefis çıkar karşıma, ölüp ölüp dirilsem;
İnsandan kaçmak kolay: kendimden kaçabilsem….
-
İnsan…İplikte büklüm,suda bir anlık suret…
Allah…Olmanın ona mahsus olduğu kudret…
-
O yüz, her hattı tevhif kaleminde bir satır;
O yüz ki , göz değince Allah’ı hatırlatır…
-
Ben o kutsi nefesin üflediği kamışım;
Ses onun , ben imzamı atmışım, atmamışım…
-
Bi bak zaman ve mekan nasıl kuşatılmış;
Belli ki en tepeden en dibe atılmışız…
-
Sual: Ey veli insan nasıl olmalı söyle!
Cevap: Son anda nasıl olacaksan hep öyle!..
-
Akıl, akıl olsaydı ismi gönül olurdu;
Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu.
-
İşaret bekliyorum, yağız ettim eyerli;
Yanarım sorarlarsa ne getirdin değerli?
-
Her ağızda, her telde , fanilik dırıltısı
Sonunda tek bir şarkı, tabutun gıcırtısı…
-
Son gün olmasın dostum, çelengim , top arabım;
Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam…

24 Mayıs 2009 Pazar

22 Mayıs 2009 Cuma

Ayastan görüntüler.....



Bizim oralardan güzel manzaralar.:)

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Bunları Biliyormusunuz...????

Kendi dirseğini yalamanın imkansız olduğunu


Ördeğin vakvaklamasının yankı yaratmadığını ve bunu kimsenin açıklayamadığını


Dünyadaki fotokopi makinelerinde meydana gelen arızaların %23 ünün, makinenin üstüne oturup kendi popolarının fotokopisini çekmek isteyen insanlar sayesinde meydana geldiğini


Yaşamın boyunca uyku sırasında yaklaşık 70 böcek ve 10 örümcek yiyeceğini (Mmmmh!!:)


İdrarın zifiri karanlıkta parladığını


Eğer çok şiddetli hapşırırsan, kaburgalarından birini kırabileceğini


Hapşırmayı engellemeye calışırsan, başındaki veya boynundaki damarlardan birinin yırtılabileceğini ve ölebileceğini


Hapşırdığın sırada gözlerini açık tutmaya çalışırsan, yerlerinden fırlayabileceklerini


Domuzların vücut yapılarından dolayı hiçbir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını


Dünya nüfusunun %50 sinin hiç telefonla konuşmadığını


Farelerin ve atların kusamadıklarını


1 saat süreyle kulaklıkla birşey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını %700 arttırdığın

ı
Çakmağın kibritten önce bulunduğunu


Parmak izleri gibi dil izlerinin de her insan için benzersiz olduğunu


Bu yazıyı okuyan insanların %75 inden fazlasının, dirseklerini yalamaya çalışacaklarını

Biliyormuydunuz?

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Ve MİLANO...

San siro stadiumuna uğrayıp Milan-Juventus maçına gittik.....:))


San sironun önünde görüntü.....
Meşhur Duomo Katetralinden Tepesindeki heykellerden bir görünüm...

Önce La Spezia turu....





Daha sonrasında ise MİLANO yolculuğu başladı.....